top of page
  • LinkedIn - Black Circle
  • Facebook - Black Circle
  • Twitter - Black Circle
  • Instagram - Black Circle
  • Google+ - Black Circle
  • YouTube - Black Circle
Featured Posts

NE İSTEDİĞİNİ BİLİYOR MUSUN?


Merhabalar, nasılsınız?


Sizlere uzun zamandır düşündüğüm ve bana gelen maillerdeki en çok sorulan soruyu seçtim: Ne istiyorum ben? Ne istediğimi bilmiyorum.


Bir an bir şeyi istiyoruz, çok istiyoruz ve onsuz çok mutsuz olacağımızı düşünüyoruz. Sonra aradan bir süre geçmiş ve hoppp hevesiniz kaçıvermiş…Neden böyle oluyor? Nedir bu?


İstikrarsızlık mı? Maymun iştahlılık mı? Tembellik mi? Kararsızlık mı? İradesizlik mi? Şımarıklık mı? Nedir yani…


İnsan en çok hayal kırıklığını çok istediğini sandığı bir şeyi istemediğini fark ettiğinde yaşıyor sanırım. Ya da istediği şeyi elde edip de yine mutsuz olduğunda…


"Kendimi her zaman mutlu hissederim. Neden biliyor musunuz ? Çünkü kimseden bir şey ummam. Beklentiler daima yaralar.” - William Shakespeare

Düşünün, sahip olmayı çok istediğiniz bir evi, arabayı, telefonu aldığınızda, ya da üniversite sınavını kazandığınızda ne kadar sevinmiştiniz değil mi? Bir süre sonra ne oldu, her şey büyüsünü yitirdi mi? Peki neden? 


“It’s not how much we have, but how much we enjoy, that makes happiness.” - Charles Spurgeon

İstanbul’da yaşıyoruzdur, İzmir’de veya sahil kasabasında mutlu olacağımızı hayal ediyoruzdur. Gidiyoruz ama bu sefer de İstanbul’u özlüyoruz. Bir türlü ruh huzur bulmuyor hep daha farklısını istiyor sanki. Seçicilik ve mükemmelliyetçilikle bir alakası tabii ki vardır ama asıl korkuyoruz galiba.


Ben diğer insanlardan daha cesur bulunuyorum ama ben de korkuyorum, sevdiklerimi kaybetmekten özellikle. Başarısız olmaktan, iyi bir şey üretememekten, faydalı olamayacağımdan, mutlu olamayacağımdan, yalnız öleceğimden korkuyorum.


Ama yalnız ölmemek için de saçma sapan ilişkilere girmiyorum. Samimiyet önemli, çok önemli. Sevdiğim insanlarla sevdiğim işi yapmaya çalışıyorum her gün. Girişimci olmanın güzel yanı birlikte çalışacağınız insanları seçebilmeniz, en azından benim açımdan. Ve herkesin sizi sevmesi imkansız. Olmayacak insanların sizi sevmesini beklemek ise…en basit anlamıyla zaman kaybı.


Geçende bir seminerde yaptığım ‘Yeteneklerini Keşfet!’ sunumumda seyircilerden bir kaçı sürekli ‘İyi güzel de para yok. Para önemli. Ben başarılı değil mutlu olmak istiyorum!’ deyince bende birkaç ampul yandı. Ben anti kapitalist uçan unicornlarla gökkuşaklarıyla dolu hayali bir tablo çizmiyordum oysa ki. Onları düşünüyordum. Başarılı olmak istemeyen insanlar…Hem başarısızlıktan hem de başarıdan korkan insanlar…


Artık işlerimizin geleceği bizim kontrolümüzde değil, fakat asıl bizim kontrolümüzde olan şey kendi yeteneklerimizi, bilgimizi ve tecrübelerimizi geliştirerek kendi geleceğimizi bir nebze de olsa garantiye alabilmek. Daha yenilikçi, özgün ve yaratıcı olarak, kendi alternatiflerimizi oluşturarak. Çünkü çok değil bundan 5 sene sonra çoğu iş yapış şekli ve para kazanma yöntemleri şekil değiştirecek ve ancak bu değişime karşı esnek olabilenler iyi bir psikolojiyle yollarına güvenle devam edecekler.


Ve katılımcılara şunu sordum kaçımız mühendis? Kaçımız doktor? Kaçımız işletmeci? Eller havaya kalktı. Kaçımız sanatçı? Diye sorduğumda ise kimseden ses çıkmadı. İşte o dediğim katılımcı ama sanatta para yok dedi. Şimdi size soruyorum: ünlü tasarımcılar, sanatçılar, ressamlar, rock/pop yıldızlarında para yok mu? Tabii ki varJBunların hepsi inanın safsata. Yaratıcılığın küçüğmsendiği ve mühendis olmanın övüldüğü bir dünyada (ki ben de bir mühendisim) sadece yavan bir gelecek olur. Biz bu lineer düşünme hastalığını bırakmalıyız. Bizim için geç değil, çocuklarımız için ise hiç geç değil.


Düşünsenize babası Mozart’a oğlum git adamakıllı para getiren bir şey yap bırak bu müzik işlerini deseydi. Ya da Tesla’ya abi boşver olmuyor işte zorlama senin icatların beş para etmiyor deseydi. Belki de dediler. Ya da Van Gogh a kulağını kestirtecek kadar delirtenler olmasaydı. Ne olurdu?


Alışkanlık haline gelmiş düşünceleriniz, zihninizin karakteri olacaklardır. İnsanın ruhu düşünceleri tarafından şekillendirilir. - Marcus Aurelius

Son zamanlarda özellikle sosyal medyada ve instagramda gördüğüm bir gerçeklik beni tedirgin ediyor ve şaşırtıyor. İnsanlar fiziki güzellik ya da daha iyi hissetmek için deli paralar harcıyor. Daha güzel olabilmek adına. Ya da inzivalarda spiritüel olarak daha iyi hissetmek için de deli gibi paralar harcıyor. Yetmiyor değil mi? Çünkü insan hep daha fazlasını ister hep daha fazla.


Fakat çok acı ki, insanların es geçtiği şey genellikle mental sağlıkları oluyor. Yaşadıkları o boşluk hissini ya da depresyonu daha fazla şey alarak gidermeye çalışıyorlar. Yok saymak istiyorlar. Zorlanmak istemiyorlar. Her şey acısız ve kolay olsun istiyoruz. Bir anda ünlü ve zengin olalım, huzurlu olalım, sevilelim, takdir edilelim ve onaylanalım. Mucizeler bekliyoruz. Mucizeler istiyoruz. Fakat bununla ilgili hangi bedelleri ödemek istiyoruz? Çok fazla değil.


Peki mümkün mü bu? Bazıları 'iste, düşün ve olur' diyorlar. Bazılarımız buna inanmak isterken bazılarımız saçma buluyor. Saçma bulanlar ise eleştirmekten başka bir şey yapmıyor gibi sanki. Maraton koşmak bir başarı evet, sağlıklı beslenmek de, kilo vermek ya da fit olmak da. Peki bunlar ruhumuzun ve zihnimizin beslenmesi için yeterli mi? Yetiyor mu? Çünkü inanın gelecekte psikolojik olarak iyi durumda olan insanlar bir şeyleri değiştirmek için enerji bulacaklar.


Hala seçim sonuçlarının bile belirsiz olduğu güzide ülkemizde kontrollü ve geleceğe yönelik net kararlar almak çok da kolay olmuyor. Çünkü çoğu çalışan insan gibi belirsizlik altında karar vermenin zor olduğunun farkındayım. Krizlerin de. Krizler insanı kendine getiriyor aslında, durumunu sorgulamasını ve hayatta kalma içgüdüsünü tekrar devreye alıyor, B C D planlarını yaptırıyor insana, hani o çok ertelediğimiz planları hayat bize seve seve olmasa da yaptırıyor. Eh biz de bir zahmet dinleyelim, bakalım düşünelim, planlayalım.


Hayat planlarımıza uygun gitmeyebilir fakat plansızlıktan çok daha iyidir.


Ben bugününü ve geleceğini daha da iyileştirmek ve geliştirmek isteyen insanlarla 20 Nisan’da online eğitimimde bir araya geliyorum. 6 kurs tasarladım sizler için. Yaratıcı, keyifli ve çözüm odaklı. Zaman ve para kaybı değil, tam tersine size para ve zaman kazandıracak, enerji kazandıracak aktiviteler yapacağız. Çünkü ben keyif almadığım ve faydalı olmayacağını düşündüğüm eğitimler, konuşmalar ve danışmanlıklar yapmıyorum. Bu şımarıklık değil insanın kendi motivasyonunu koruma yöntemi. Ve inanın bu hayatımda kendim için aldığım en iyi karar. İç disiplin ve motivasyon bazen bize zor geliyor ama gerekli. Rutin oluşturmak ve onlara uymak gerekli ve aynı zamanda keyifli olabiliyor. Ve diğer insanlara da bunun nasıl mümkün olduğunu göstererek paylaşmak ve fayda sağlamak benim için çok değerli.


Lütfen unutmayın, siz önemlisiniz ve değerlisiniz, zamanınız da öyle, varlığınız da öyle. Şu an ne yapıyor, neler yaşıyor olursanız olun inanın çıkış yolları mevcut. Vazgeçmezseniz. Hep birlikte daha güzel bir gelecek yaratmak isteyenlerle, kendine yatırım yapmak isteyenlerle buluşmak için sabırsızlanıyorum:)


Mutlu bir hayat bile bir miktar karanlık olmadan varolamaz. Ve “mutlu” kelimesi, “acı” ile dengelenmezse anlamını kaybedecektir. En iyisi, olaylar başınıza geldikçe, sabır ve sakinlikle karşılamanızdır. - Carl Jung

Sevgilerimle,

Gizem


PS: Online eğitim detayları hemen burada ve erken kayıt indirimi için hemen BU LINKTEN yerinizi ayırtabilirsiniz.



Recent Posts
Follow Me
bottom of page