top of page
  • LinkedIn - Black Circle
  • Facebook - Black Circle
  • Twitter - Black Circle
  • Instagram - Black Circle
  • Google+ - Black Circle
  • YouTube - Black Circle
Featured Posts

2017'de Yapmayacağım 10 Şey


“Şehre bakıyorduk denizden… Sisler içindeydi İstanbul… Sisler içinde deniz… Sisler içinde teknemiz. Sultanahmet’in minareleriydi görülen, Ayasofya’nın kubbesi, Topkapı Sarayı’nın kuleleri.
Hiç yağmalanmamış, yıkılmamış, kirletilmemiş gibiydi şehir. Bembeyaz bir sisle örtmüştü doğa, ne varsa görüntüyü çirkinleştiren.
Güneş doğmadan bir anlığına beliren bir hayal gibi… Büyülü bir bulut gibi… Bir masal imgesi gibi… Yeni kurulmuş bir kent gibi… Yeni bir başlangıç gibi…. Genç, umutlu, güzel…”

Ahmet Ümit'in Bir İstanbul Hatırası kitabında tanımladığı gibiydi bir süreliğine karlar içindeki İstanbul. Sessizleştik, dinginleştik ve biraz da çocuklar gibi sevindik. İyi geldi bu dinginlik. 

Hepimizin biraz da hayatı yavaşlatmaya ihtiyacımız var gibi umutlandık biraz. Karlı havaya veda ettiğimiz bu günlerde ben de sizlerle gecikmeli de olsa yeni yazımı paylaşmak istedim.

1 seneyi daha bitirdik acısıyla tatlısıyla, 2016 hepimiz için biraz zor geçti öyle değil mi? Marshall McLuhan “Bilimkurguyu yaşıyoruz” diyeli 40 yılı geçti. Belki de öyle zamanlardan geçtik, hala da geçiyoruz.

"If you assume that there is no hope, you guarantee that there will be no hope. If you assume that there is an instinct for freedom, that there are opportunities to change things, then there is a possibility that you can contribute to making a better world.” Noam Chomsky

Her ne kadar yıl, saat, dakika kavramlarını insanlar yaratmış olsa da, tüm yılın iç muhasebesini yaparak yeni kararlar almak güzel. Nasılsa Ocak ayının ilk haftalarında bırakacağız çoğunu:)

Ama keşke bırakmasak. Aslında 2017’den ya da yeni yıldan değil de kendimizden bir şeyler beklememiz gerek ama işte o kadar kolay olmuyor.

Hadi o zaman planlayalım mı neler istediğimizi, sıcak bir çay ya da kahve yapalım ve yavaşça düşünelim, hızlıca kararlar alalım mı birlikte?

İflah olmaz bir realistik optimist olarak bugün sizlerle samimi olarak kendi listemi paylaşmak istiyorum. Kim bilir belki yollarımız bir yerlerde kesişir:)

Haydi o zaman başlıyoruz!

1. BİLDİKLERİN SANA YETER; BOŞVER İLERLEME

İlerlemeyi seçiyorum, üzüntülerin üzerine yara bandı yapıştırmayı değil. Yaraları temizleyip gerekirse tedavi etmeyi seçiyorum. Yok saymayı değil. Hayatımda eğer kendi öz değerimi düşürecek insanlar varsa, onların değişeceğini ummaktansa kendim ilerlemeyi seçiyorum. Skillshare, Khan Academy, Coursera, Codecademy, Startup Notes, The How, Launch This Year, Closed Club, Rocketship.fm gibi kaynakları daha etkin kullan ve öğrenmeye devam et. Çalışırken kolayca dağılıyorsan belki de Self Control ya da Cold Turkey i kullanabilirsin.

2. FARKLI OLMA; ORTALAMA OL

Günümüzde ortalama insan olmak hiç bu kadar kolay olmamıştı. Bu gürültülü dünyada kendi sesimi ve içgörümü kaybetmeden sıradışı ve farklı olmak için elimden geleni yapıyorum. Ya Gizem bunca gündem arasında kendini düşünmek bencilce değil mi? diyorsan eğer, sana bir tek şunu söyleyeceğim. Sen kendini düşünmezsen başka kim düşünecek? Düşündü mü? Düşünüyor mu? 

Hayır. 

O zaman en azından bunu yap lütfen. Ortalama olmamak için her gün yeni şeyler öğren, kendini geliştir, oku, izle, paylaş.

3. ŞİKAYET ET

Şikayet etmek beni aşağıya çekiyor ve beni mutsuzlaştırıyor. Düşüncelerim modumu belirliyor, modum kelimelerimi ve aksiyonlarımı. Sonra davranışlarım ve kararlarım etkileniyor. Ve kararlarım da düşüncelerimi etkiliyor. Başa dönüyoruz. Buna izin vermeyerek, şikayet edip negatif düşünüp kendi yaratıcılığımı öldürmeyeceğim.

Odaklanabilmen için Noisli, Noizio, Defonic, Designers.mx, Coffitivity gibi çok harika araçlar var. Müzik çok önemli bir araç, gücünün farkına var.

“Take your broken heart and turn it into art” - Carrie Fischer

4. VİZYON YARATMA, HAYAL KURMA

Gerçekten ne istediğine dair bir vizyon yarat. İşsizsen, idealindeki iş nasıl olmalı? Farklı bir şehre ya da ülkeye taşınmak durumundaysan oradaki hayatının nasıl olmasını istiyorsun? İlişkilerinde sorunlar varsa, idealindeki ilişki nasıl?

Vizyonun biraz da zor olmalı, gerçekleştirmen için sana hırs vermeli, seni heyecanlandırmalı. Seni kendine doğru çekerken aynı zamanda da oturduğun o koltuktan itmeli. Bu vizyonu içselleştir, hayal et, gerçekleştiğinde nasıl hissedeceğini düşün ve hadi içine dal. Standartlarını yükselt.

5. SADECE İSTEMEK YETER, OTUR VE BEKLE

Çekim yasasından falan bahsetmiyorum hayır. Beynimizdeki RAS (reticular activating system) senin etrafında neler olup biteni farketmeni sağlayan kısım. Eğer hedeflerini net ve açık koyarsan, RAS ı tetiklersin.

Etrafında hedefinle alakalı şeyler görmeye ve farketmeye başlarsın. Ve bu durum seni ileriye taşır. Odaklanmanı arttırır. Bu sebeple insanlar koçlarla çalışıyor. Hedeflerini hatırlattıkları ve daha hızlı karar almalarını sağladıkları için. İlerlemek istedikleri için

6. SORUNLARINI ANLATMA, TEK BAŞINA YALNIZ ÇÖZ

Benimle aynı amaçları olan, tutkuları olan, iyi kalpli ve iyi niyetli, yaratıcı ve çalışkan insanlarla bir arada olmak istiyorum. Hem destek olan, hem de hatamı gördüğünde çekinmeden söyleyebilen, beni yukarı doğru iten ve içimdekileri gerçekleştirmeme yardımcı olan insanlarla.

Girişimci olmak bazı zamanlarda insanı oldukça yalnızlaştırarak izole edebiliyor. O yüzden bu yolculukta diğer girişimcilerle, arkadaşlarımla, hatta henüz tanımadığım ama harika olan insanlarla birlikte olmaya özen göstereceğim.

7. VAKİT KAYBET

Daha üretken daha verimli çalışmak önemli. Pomodoro Tekniği de bunun için geliştirildi. Bilmeyenler için, odaklanabilmek ve daha verimli çalışmak için güzel bir teknik. Henüz denemediyseniz, enteresan olabilir. Ben de 25 dakika odaklanarak ve sonrasında aralar vererek minimum 4 farklı task üzerinde odaklanarak çalışacağım. Her geçen gün daha üretken olmak için değişik yollar deniyorum.

Yeni yıl sadece eski alışkanlıklara yeni başlangıçlar olmasın istiyorum.

Yeni şeyler üretirken, farklı tekniklerle de kendimi geliştirmek mümkün. Enerjimi ve zamanımı harcamayarak. Birlikte deneyelim mi?

It’s these small changes that can lead to shifts in behavior, and cumulate over time to create one massive transformation. And that means starting at the root, the core, the heart of it all, and changing the way we approach the seemingly little aspects of our everyday lives.

8. DEĞİŞİME AYAK UYDURMA, HİSSETME

Değişim hayatın parçası. Bazen çok pozitif, bazen de hiç öyle değil. Eğer sürekli gelişime ya da ilerlemeye odaklanırsan, değişimi de yönetebiliyorsun. Kenarda durup hiç bir şey yapmadan izlemek tabii ki çok daha kolay ve sancısız ama bir süre sonra seni güçsüzleştirerek elinden kontrolü alıyor.

Hayatımızın bazı konularını kontrol edemiyorsak da, bu konularda bir şey yapmak istemiyoruz. Kendimizi canlı hissetmemiz için birşeyler yapmamız gerekiyor öyle değil mi?

Tabii ki söylemek yapmaktan çok daha kolay. Kendinizi kaybolmuş, hapsolmuş, ve hislerimiz tarafından ihanete uğramış hissediyorsak neler olup bittiğini anlayamamamız gayet doğal.

Bu kaotik zamanlarda biraz açıklığa ve yeni tanımlamalara ihtiyacımız var belki de. Hatta eskisinden çok daha fazla. Ama bunun için öngörüye ve sakince kendimizi izlemeye, sorgulamaya, araştırmaya ihtiyacımız var. Belki de biraz yalnız kalmaya. 

“Herkes gibi olmak için her şeyi unutup hiçbir şey olmamış gibi yapmalıydım. Uzun bir süre kimseyle konuşmadım; içime döndüm. Dünya ile arama uzaklık koydum. Dünya güzeldi, içim de güzel olsun istedim. İçimde bir suçluluk, hatta kötülük yokmuş gibi yaparsam, yavaş yavaş kötülüğü unuturdum. Böylece hiçbir şey olmamış gibi yapmaya başladım. Hiçbir şey olmamış gibi yaparsanız ve gerçekten de hiçbir şey olmuyorsa, hiçbir şey olmaz sonunda” - Orhan Pamuk Kırmızı Saçlı Kadın

9. HERŞEY SENİN KONTROLÜNDEYMİŞ GİBİ DAVRAN

Canın ne zaman sıkılırsa arada sırada bu dünyadan uzaklaşmak iyi gelir. Arada dizi izle, kafanı dağıt. Westworld dizisi belki de 2016’nın en güzel şeylerinden biriydi fakat dizideki gibi labirenti ararken labirentin içine hapsolduğumuzu farkedemiyoruz bazen.

Bu labirentten fazla hasar almadan çıkmaya çalışıyoruz çoğumuz. Bir kısmımız da labirentin bile farkında değiliz.

Ben de bazen kaybolmuş hissettim, itiraf ediyorum.

Ama bu kayboluşlar benden ziyade başkalarının hakkındaydı. Ülkemizin geleceği hakkındaydı. Ablam ve yeğenlerim hakkındaydı.

Profesyonel anlamda çoğu şeyi çözerken, en yakınımdakilerin bazı sorunlarını çözemeyeceğimin farkına varmak acılı ama oldukça gerçek oldu. Herşeyi çözemeyeceğimi farkettim, bu sene bunu öğrendim. Fakat yine de dinlemek ve olasılıkları arttırmak, destek olmak çok önemli.

İnsanız ve insanlara ihtiyacımız var. bazen sadece insan olduğumuzu hatırlatmak gerekiyor kendimize.

Sherlock’un yeni bölümünü izlediniz mi, bilmiyorum. Orada geçen ‘Samarra’da Randevu’ aslında Somerset Maugham’ın Sheppey adlı oyunundan bir bölüm.

Hikaye şöyle:

Bir zamanlar, bundan yıllar önce, Bağdat'lı zengin bir tüccar, hizmetkarını pazara göndermiş. Hizmetkar kısa bir süre sonra, bembeyaz bir yüzle tir tir titreyerek geri dönmüş. "Efendim," demiş, "Bugün pazara gittiğimde bir kadın beni itti. Kafamı çevirip, bir de baktım ki beni iten Ölüm’müş. Bana dönerek tehdit edici bir bakış fırlattı. O yüzden hemen bana bir at ödünç verin de, bu şehirden uzaklaşıp kaderimden kaçayım. Ölüm'ün beni bulamayacağı bir yere, Samarra'ya gideyim.”

Tüccar ona atını vermiş ve hizmetkarı eyere atlayıp topuklarını atın böğrüne geçirerek atın gidebildiğince hızla, dörtnala oradan uzaklaşmış.

Sonra tüccarın kendisi pazara gitmiş. Ölüm'ü kalabalığın ortasında dururken görmüş ve ona: "Neden bu sabah hizmetkarımı gördüğünde tehditkarca bakış attın?” diye sormuş.

Ölüm de ona, "Ona tehdit ederek bakmadım ki o bakış sadece şaşkınlıktandı.”

“Onu Bağdat'ta gördüğüme şaşırdım, çünkü onunla bu gece Samarra'da bir randevum vardı.”

...

İşte kendini gerçekleştiren kehanet böyle bir şey…

Bu hikaye çoğu zaman, kaderden kaçılamayacağı şeklinde yorumlansa da aslında hikayenin kahramanı tam da kader sandığı bir şeyden kaçtığı için onu bir kadere dönüştürüyor. Tuhaf bir paradoks. Ama neden hep kötü sonla bitmek zorunda olsun ki?

10. TAMAM HADİ YAP O LİSTEYİ AMA NASILSA YARIM BIRACAKSIN, HİÇ BAŞLAMA

Liste de liste:) Listeyi yazıp bırakıp herşeyin iyi olacağını, yoluna gireceğini düşünmek çok naif ama bir o kadar da etkisiz bir yöntem. 

Olasılıklarımızı arttırmamız şart.

Hayatımızı değiştirmek için yıllık liste yapmak yeterli değil şüphesiz ama bir yol haritasına ihtiyaç duyuyoruz özellikle de kaybolmuş hissettiğimizde bakıp da kendimizi ve hedeflerimizi hatırlatacak listelere.

Eğer listelerimizdeki maddeleri yapmıyorsak kendimizi suçlu ve başarısız hissediyoruz o yüzden daha basit ama anlamlı hedefler koyarak daha büyük resme doğru adım adım yaklaşmanın beynimizdeki seratonin ve dopamin seviyesinin artması için çok daha önemli olduğunu farkediyorum.

Hızlı aksiyon almak. Ve her gün, her hafta, her ay değişimimizi izlemek. 

Yağmur yağabilir, gökkuşağı çıkınca çocuk gibi sevinip içimiz umutla dolabilir. Kar yağabilir, doğa tüm kirleri örterek zihnimizi de beyaz bir örtüyle kapatıp içimize huzur doldurabilir.

Sanatla, yaptığımız işlerle, kelimelerimizle, birbirimize davranışlarımızla yaratıyoruz zamanı. Geçmiş birlikte yazdığımız bir hikaye.

Haydi o zaman herşeye rağmen, herşeye inat çıkış yolları arayarak tecrübelerimizi paylaşalım mı?

2017’de hepimiz için daha insani ve şefkatli geçer umarım.

Facebook / Twitter / Instagram / Youtube / Blog / Mail (gizemsahan@gizemsahan.com) ile bana dilediğiniz zaman ulaşabilirsiniz, çok sevinirim:)

Bu sene daha fazla görüşebilmek dileğiyle!

Sevgilerimle,

Gizem

www.gizemsahan.com


Recent Posts
Follow Me
bottom of page