İstifa Etmek ya da Etmemek, İşte Bütün Mesele Bu!

Ne zaman okulda çocuklarımıza
 

 
Ne olduklarını öğretecekler?
 

 
Her bir çocuğa şunu söylemeliler
 

 
Sen ne olduğunu biliyor musun?
 

 
Sen bir mucizesin!
 

 
Sen eşsizsin!
 

 
Tüm dünyada tıpatıp senin gibi olan
 

 
İkinci bir çocuk yok
 

 
Senin gibi tek bir çocuk dahi var olmadan
 

 
Milyonlaca yıl geçti
 

 
Bak şu bedenine
 

 
Ne mucize
 

 
Bacakların, kolların, hünerli parmakların,
 

 
Yürüyüşün...
 

 
Senden bir Shakespeare olabilir
 

 
Bir Michelangelo, bir Beethoven
 

 
Senin olamayacağın hiçbir şey yok.
 

 
Evet, evet, sen bir mucizesin
 

 
Bir yetişkin olduğunda
 

 
Tıpkı senin gibi
 

 
Bir mucize olan
 

 
Bir başka insana acı verebilir misin?
 

 
....

Bu dizeler cok sevdigim bir şaire, Pablo Casals'e ait, 5 sene önce yeğenim Özüm doğduğunda günlüğüne yazmıştım... Simdi o 5 yasindaki çocuk bir sabah uyandiğimda meraklı ve güzel gözlerini kocaman açmış bana bakıyordu.

"Gizem Teyze, hani oyuncaksız ve elbisesiz çocuklar vardı ya onlar Amerika'da mıydı?"

Ben sabah sabah bu sorudan afallamış halde, "Amerika'da da var teyzecim fakat Afrika'yi mı kasdediyorsun?" diye sordum. Heyecanla, "Evet evet Afrika'daki arkadaşlarıma senin yaşına geldiğimde birlikte oyuncaklarımı ve kıyafetlerimi götürürüz degil mi?" dedikten sonra gözlerim meraktan açımaya başlamıştı. "Tabii ki götürürüz Özümcüm" diye gülümsedim. Fakat onu bu cevap yeterince tatmin etmemiş olsa gerek, "Ben onlara elma çekirdeği götürürüm, armut çekirdeği götürürüm, nar çekirdeği götürürüm..."

5 dakika boyunca bildiği tüm meyve ve sebzelerin çekirdeklerini saydıktan sonra, ben merakla "Peki neden çekirdek götürüyoruz?" diye sordugumda yüzündeki ifade hem şaşkın, hem kendinden emin hem de gururluydu. "Ee oradaki kardeşlerimle birlikte o çekirdekleri toprağa ekeriz, ağaç olur, meyvelerini yerler ve hiç aç kalmazlar..."

Bu cevap karşısında öylece bakakaldım, gözlerim dolmuştu.... Bir süre konuşamadım...

Kendi çocukluğumu hatırladım, onun yaşlarındaydım, belki daha da küçük. Genetik Mühendisi olup fil büyüklüğünde elmalar yapmak ve dünyadaki aaçlığa son vermek istiyordum. Sonra kendimi düşündüm...Ben ne yapıyordum? Masa başı beyazyaka, iyi bir şirkette çalışan ve kendini plazaya hapsetmis, kendi değerlerini, hayallerini ve tutkusunu unutmuş kayıp bir kişi!

Gözlerim daha da dolmaya başladı, bu sefer kendim için ağlıyordum ve işte o an karar verdim! Hayatımda artik değerlerime uygun yaşayacaktım! Ve istifa ettim. Özellikle gençlere, girişimcilere, profesyonel hayatta tutkusunu bulmak isteyen kişilere kendi değerlerine uygun yaşamaları icin yardımcı olmaya calışıyorum. Dünyayı ve geleceği daha iyi yapabilmek için, en azindan deniyorum.

Sizin icin de geç değil, değerlerimiz 5 yaşından sonra pek de değişmiyor, sadece unutmaya ve bastırmaya çalışıyoruz. Topluma, şirketlere, arkadaşlarımıza, ilişkilerimize uyum sağlayabilmek için. Fakat inanın onlara uygun yaşamazsak da mutlu ve başarılı olamıyoruz.

Henüz geç değil, sizler de paylaşırsanız değişimi hep birlikte yaratabiliriz. Buna hala inanıyorum:)

İçinizdeki o farklı çocuğu kaybetmeyin, tekrar dinleyin hadi hemen şimdi!

Sevgilerimle,

Gizem

PS: Tanışmak, sohbet etmek, fikirlerinizi paylaşmak isterseniz her zaman buradayım, değerli yorumlarınızı bekliyorum:) İçindeki çocuğu kaybetmeyenler için de kısa bir video paylaşmak isterim:)

    0